Mumya efsanesi 9 yıl sonra aramıza dönüyor. Fakat bu sefer bi hayli değişik bir hal almış.

1999 yılında başlayan üçleme 2008’de vasat bir hal ile son bulmuştu. Bunun üzerine Universal şirketi tıpkı Marvel-DC süper kahraman yaratıcı şirketleri gibi bir sinema evreni yaratmak istedi ve karşımıza Dark Universe adını verdiği bir evren sundu. Bu evrenin de ilk halkası olarak The Mummy filmini bizlere sundu. Görkemli bir giriş yapabilmek adınadır diye tahmin ediyorum Tom Cruse, Russle Crowe gibi isimlerle çalışılmış, fakat yönetmen koltuğunu Alex Kurtzman gibi bir amatöre devredince çarpıcı giriş deneyimi ellerinde patlamışa benziyor.

Senaryolarından ve yapımcılıklarından tanıdığımız Kurtzman’ın 2.uzun metraj filmi olduğu gayet aşikar. Filmin senaryosunda güncel bir konu olarak Amerika’nın Orta Doğu coğrafyasında bulunuşu işlenmiş. Fakat Amerika’nın Orta Doğu’da olması sadece üstünkörü bir sahne. Genelde işlenen politik göndergeler bu filmde yok ! Bu sahnenin devamında tesadüf eseri ortaya çıkan mezarından uyandırılan Ahmanet isimli-bu sefer kadın- mumya, kaldığı yerden kötülüklere devam etmektedir.

The Mummy, diğer seriye nazaran bize daha karanlık (Dark) bir atmosfer sunmuş. Bu da gerilimi biraz daha korku filmi tarzına çekmiş. Filmin müzikleri de bu seviyede hazırlanmış. Özellikle gerilim sahnelerinde kulakları gıcık eden derecede bir gerilim yaratılmış ki bu da seyirciyi heyecanlandırıyor. Fakat filmin atmosferinin bu denli karanlık olması filmi İngiliz kültürüne ait kılıyor. Film lokasyon olarak İngiltere’yi kullansa da Amerikan yapımı olduğunu unutmamak gerek. Fakat ilk üçlemede görmüş olduğumuz Antik Mısır atmosferini bu filmde yakalayamıyoruz.

Senaryo olarak da klişe bir senaryonun ötesine geçemiyor film. Yıllardır yatmakta olan bir mumyanın uyanıp kötülüklerine devam etmesi gibi sıradan bir senaryo olması, filmi şaşırtıcılıktan uzak tutuyor. Bu senaryonun içine mantık hataları da eklenince çekilmez bir hal alıyor.

Filmin bir diğer eleştirisi ise filmde kullanılan teknolojinin dezavantaja dönüşmesidir. İlk üçlemede görmüş olduğumuz mumya karakterleri bu filmde adeta bir zombi karakterlere benziyor. Tıpkı World War Z filmindeki atik zombiler…

Yaklaşık 125 milyon$ gibi dev bir bütçe ile çekilen film gişede patlama yapması beklenirken maalesef ellerinde patlamış. Dark Universe serisi de maalesef afilli girişini yapamamış.

Filmde dikkat çekici olan bir şey ise Cezayir asıllı oyuncu Sofia Boutella olmuş. Rolünün hakkını son derece iyi vermiş ve gerilimli bir imaja bürünmüş. Tom Cruse da yine meşhur-vasat aksiyon kombinini sürdürmüş. Russle Crowe ise serinin ortak karakteri olmasına karşın “olmasaydı da olurdu” dedirten bir performans sergilemiş.

Dark Universe, içinde Dracula, Wolfman, Invisible Man, Frankestein gibi karakterleri bulunduran bir evren olacak. Filmde Dracula referansı da görmek mümkün. Dilerim ki bu seri toparlanabilecek bir hal alsın. Zira böylesine karakterleri telef etmek, DC’den sonra hayal kırıklığı yaşatmak seyirci için ikinci bir ağır darbe olur.

Filme notum: 4/10