Sinema kariyerinde yönetmenliğinden çok yapımcılığı bulunan Faruk Aksoy, Recep İvedik, Çılgın Dersane gibi filmlerden sonra Fetih 1453 gibi büyük bir başarıya imza attı. Daha sonra ise farklı şeyler denemeye çalıştığı aşikar. Başrollerinde Fikret Kuşkan, Ali Poyrazoğlu ve Asuman Dabak’ın yer aldığı film, komedi türünde boy gösteriyor.

Adem (Fikret Kuşkan), zamanında çok mutlu bir ilişkisi olan fakat libidosuna yenik düşerek sevdiği kadını aldatan bir mahluktur. Terk edildikten sonra iyice bunalıma girmiş ve intihar girişiminde bulunur. Adem’in amacı erkeklerin canına kıymasından ziyade erkeklik organlarını kesmesidir. Akabinde “deli” teşhisi koyularak tımarhaneye kaldırılır. Doktor Nazım (Ali Poyrazoğlu) ise ona farklı yollardan yaklaşarak ve sohbet ederek onu tedavi etmek ister. Film bu ikilinin diyalogları ve sürekli bir şekilde flashback gösterimleriyle geçmekte.Filmin konusuna baktığımızda ciddi bir sosyolojik tema görmek mümkün. Filmde yer yer düşünür referanslarının verilmesi de bundandır. İnsanlık tarihinden günümüze kadar “iktidar” adı altında toplumsal cinsiyet eşitsizliği doğmuştur. Bu konu hakkında devasa bir külliyat bulmanız mümkündür. Fakat filmin bu konuyu derin bir şekilde ele aldığını söylemek zor. Baş karakterin adının Adem olması elbette tesadüfi ya da öylesine koyulmuş değil ki filmin afişindeki elma da bunu destekler nitelikte. Keza filmde geçen Freudyen diyaloglar da aynı şekilde. Fakat filmin asıl amacı güldürmekten öte bir şey değil. Bu ve benzeri konular birçok filmde ya da dizide alt metin ya da durum komedisi olarak zaten sunulmakta. İnsanın doğasında olan bir şeyi durum komedisi adına da çok gördük. Özellikle bu filmden yaklaşık 10 ay önce vizyona giren Cem Yılmaz’ın “CM101MMXI Fundamentals” gösterisi bu konuya oldukça yer vermişti. Hatta Aksoy ve diğer senaristlerin bazı esprilerinin esinlenme (!) kaynağı bile olmuş diyebiliriz. Askerlik sahnesi ve diyaloglar gayet benzerlik içerisinde. Bel altı (diz üstü) espriler ile ortaya çıkan güldürme telaşı ve Adem’in bitmek bilmeyen kadın ilişkileri filmi cinsiyetçi bir tutuma sokuyor ve kadın bir nesneye dönüşüyor. Filmde kadın-erkek tartışmasına da yer veren senaryo ekibi tutarsız bir şekilde sonuca bağlayamıyor. Bir erkek çocuğun ülkemizde doğumundan ölümüne kadar kendisine biçilen roller skeçler halinde, yer yer fantastik unsurlar da eklenerek anlatılmak istenmiş fakat uzatılan sahneler ve alakasız diyaloglar komik durmuş.

Erkek Tarafı Testosteron, Arkadaşlar Arasında, Aşk Kırmızı, Neva gibi kadınları metalaştıran yapımlara bir tanesini daha ekleyen Aksoy bu tutumu ile Altın Bamya Ödülleri’nde senaryo, film ve erkek karakter dallarında adaylık elde etmiş. “Altın Bamya Ödülleri, Türkiye Sineması’nda kadınlarla ilgili yanlış mitlerin, algıların, cinsiyetçi bakışın sinemada yeniden üretilip temsil edilmesine ve bu ayrımcılığın normal kılınmasına, kadınlara dair alanların daraltılmasına bir eleştiri, bir karşı duruş, bir söz söyleme isteğiyle ortaya çıktı.” (bianet.org) Hollywood’ta bulunan Razzie (Ahududu) Ödülleri’ne benzer olan Altın Kestane Ödülleri’nde ise Asuman Dabak “Yılın En Fena Kadın Oyuncusu” seçilmişti.

Oyunculukların çok kötü olduğunu söylemek haksızlık olur elbette. Fakat karikatürize tiplemeler ile yola çıkmak realist bir temayı işlerken hiç doğru değil. Asuman Dabak oldukça absürt bir tipleme ile karşımızda. Adem ve Nazım ikilisinin uyumu samimi elbette fakat repliğe çok sadık kalmışlar ve aşırı düzgün bir diksiyon ile motomot diyaloglar duymamıza sebep oluyorlar.

Film Box Office Türkiye verilerine göre 150 bin civarı kişi tarafından izlenmiş ve 1.42 milyon lira hasılat elde etmiş.